Birçoğunu görürsün, beğenirsin, için ısınır. Çok şıktır, asildir, yumuşaktır, moderndir... Senin için yaratıldığını düşünürsün, beklentilerine cevap verebilir belki dersin. Sonra mantığın devreye girer eksiler-artılar, olmasını beklediklerin ama idare eder diyebileceğin şeyleri karşılaştırmaya başlarsın. Ama hep bir eksiklik vardır gözünün aradığı, tamamlanmamış bir şeyler olduğunu hissedersin, yarım bırakılmıştır sanki bir şeyler...
Sonra gözün bir başkasına takılır, ona bakakalırsın. Bir önce gördüğünü ne kadar da çabuk unutturdu sana bu yenisi. Demek gerçekten istediğin o değilmiş. Sonra bir başkası, diğerleri, ve daha başkaları...
Bu ikilemler sürer gider, taa ki onu görene kadar. İşte onu gördüğünde kalp atışların hızlanır, yüreğin ısınır ve heyecanlanırsın.
Ve Aşk Milano'da başlar.